Ayıp Nedeniyle Sözleşmenin Feshi ve Faiz yürütülmesi

Özet: Ayıp Nedeniyle Sözleşmenin Feshi Söz Konusu Olduğundan ve Davadan Önce de Davacının Sözleşmesinin Feshine Yönelik Bir İhtarı Bulunmadığından, Aracın Satış Bedeli İçin Satış Tarihinden İtibaren Değil, Dava Tarihinden İtibaren Faiz Yürütülmesi Gerekir.

Dava 08.10.2004 tarihli fatura ile davalı P.Otomotiv Pazarlama AŞ'nin bayisi diğer davalı G. Otomotiv Tic. Ve San. AŞ'den satın alınan aracın ayıplı olduğu iddiası ile bedelinin fatura tarihinden itiba¬ren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.

Davalı G. Otomotiv AŞ vekili müvekkili şirketin merkezinin Ankara'da olduğunu, bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını, ayrı¬ca bedel iadesi talebinin zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini istemiştir.

Diğer davalı P. Otomotiv Pazarlama AŞ. vekili şirket merkezinin Kadıköy'de olduğunu, bu nedenle Elazığ mahkemelerinin yetkisiz olduğunu, 6 aylık zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacının ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bedel iadesi talep edemeyece¬ğini, halen aracı kullanmaya devam ettiğini belirterek davanın red¬dini istemiştir.

Mahkemece yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu sonucu davalıların yetki itirazlarının ve zamanaşımı itirazlarının reddine, aracın kaporta boyasındaki kalkmaların ayıp olarak değerlendirildi¬ğini, ayrıca satış faturasında yazılı süper alarm (volumetrik, perimet¬rik) sisteminin araçta takılı olmadığını, boya atmaları ve alarm siste¬minin imalattan kaynaklanan ayıp olduğu gerekçesi ile aracın dava¬lılara iadesine, faturada yazılı 56.866.94 YTL'nin fatura tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline ka¬rar verilmiş, hüküm davalılar vekilleri tarafından (ayrı-ayrı) temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici se¬beplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalılar vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Dava ayıplı malın bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Olayda ayıp nedeniyle sözleşmenin feshi söz konusu olduğundan ve dava¬dan önce de davacının sözleşmenin feshine yönelik bir ihtarı bulun¬madığından aracın satış bedeli için dava tarihinden itibaren faiz yü¬rütülmesi gerekirken, satış tarihinden itibaren faiz yürütülmesine ka¬rar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıkla¬nan nedenlerle hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, bozmada oybirliği, gerekçede oy çok-luğuyla 27.03.2008 gününde karar verilmiştir.

19. HD. 27.3.2008, E: 2008/560, K: 2008/3086

KARŞI OY YAZISI

Sayın çoğunluğun kararının dava tarihinden itibaren faiziyle bir¬likte tahsilinin gerektiği karşı görüşümün ise semenin iadesinde fai¬zin İİK'nun 24. BK'nun 192,5 madde hükümlerinin birlikte değer¬lendirilmesi ile "Aynı anda ifa - birlikte ifa hallerinde muaccel olan semen iade borcuna göre tayini gerektirdiğinden faizin dava tarihin¬den olamayacağı noktasındadır.

a)Fesih mahkeme kararı ile oluşmuş, aracın iadesi borcunun da¬vacıda olmasına göre önce araç iadesinin gerçekleşip gerçekleşmedi¬ği önem taşıyacaktır.

Aracın iadesinin gerçekleşmemesi halinde BK'nun 205. madde hükmüne göre satıcının semeni ödeme borcu doğmayacaktır. Aracın iadesi için davacı "tevdi mahalli" tayinini dahi gerçekleştirmemiştir. Aracın iadesi borcunu yerine getirmeyen davacı için faizin dava ta-rihinden itibaren yürütmek ise hem aracın kullanılması ve hem de faize hak kazanma sonucunu sağlayacağından (Venire Contra Fac¬tum Probrium) çelişkili davranış sonucundaki yasağın ihlaline ola¬nak tanımak anlamını ortaya çıkarıp hakserlik ve denkserlik kural¬larını da ihlal eden durumun BK'nun 192 ve 205. madde hükümle¬rine aykırı olup, hukuken himaye görmemelidir.

 

b)Aracın iadesi anında davacının ancak araç bedelini tahsil et¬mek gibi bir sonucu ve hakkı doğacak; davalı satıcı için de bu şekil¬de muaccel olan borcu ödemek aksi halde temerrüdün doğması ge¬rekmelidir. İşte; BK'nun 205/2. fıkrasında belirtilen şekilde temerrü¬dün doğması ile faizin bu tarihten sonra doğması söz konusu olacak ve hüküm buna göre kurulacaktır.

c)Aracını iade etmeyen ve kullanan davacı için hem aracın kulla¬nılması ve hem de satış bedelinin dava tarihinden itibaren faiziyle tahsilinin gerçekleşmesi halindeki haksız zenginleşmenin kaynağı ortaya çıkmaktadır. (T.Uygur.İçt.Borçlar Kanunu Özel Borç İlişkile¬ri 3. Cilt Ank. 1991 sh. 323.,407.,409).

d)İİK'nun 24. maddesi hükmü açısından bakıldığında sonuç ay¬nıdır. (M.Oskay-C.Koçak Doç.Dr.A.Değnekli,Ayhan Doğan İİK Şerh C.1 007 sh.3973 405. HGK 28.12.2005 gün 12-370 E. 769 K.Y. 12.HD 4.12.2003 gün 19099 E.23557 K. Bkz. a.g.e. sh. 412.)

e)Aracı kullanan alıcının davalı satıcıyı temerrüde düşürmesi da¬va ile olamayacaktır. Zira fesih; ancak mahkeme kararı ile oluşan ve aracın iadesi anında doğacak ve oluşan bir sonuçtur. Feshinin hü¬küm tarihi ile oluştuğu açıktır.

Bu sonuç ise ancak aracın iadesi anında satıcı için muaccel olan bir borcun tediyesinin gerçekleşmesi gerekecektir. (M.Reşit Karaha¬san, Türk Borçlar Hukuk 4. Cilt-İst 1991 sh. 99,11 l, l 13,131,144.)

f)Kırılma noktasının bizce BK'nun 192,205/2. madde hükümleri karşısında açıkça belirlendiği üzere faizin dava tarihi olamayacağı¬nın tâbii bir sonucudur.

Yargıtay 13. HD'nin kararlılık gösteren uygulamalarının bu yön¬de olduğunu belirtmek gerekir. (Y.13 HD'nin 23.3.2006 gün, 06/555 E, 06/4313 K,Y. 13 HD 28.11.2002 gün 02/9712 E., 02/12929 K.)

Bağlama kuralı ise; bizce birlikte ifa (aynı anda ifa) ile ilgili hü¬küm kuran mahkeme kararına göre ilamın icrasının şekli İİK'nun 24. maddesi hükmünde açıkça belirtilmiş olduğundan faizin dava tarihinden itibaren yürütülmesi gerekmeyecek araç davacı alıcıda bulunmasına göre reddi gerekecektir.

Taşınır için ilam tesliminden maksat, misli olan veya olmayan ta¬şınır eşyanın alacaklıya verilmesine ilişkin bulunan ilamların icrasıdır. Somut olayda davacının taşınır eşyayı (aracı) davalıya iadesi şar¬tının gerçekleşmesi için takip talebi ile birlikte tevdi ile icra memuru; Yönetmelik 19. maddesi uyarınca örnek 2 nolu icra emri düzen¬leyerek borçluya tebliğ ettirmeli ve 7 gün içinde aracın teslim alınmasını emredecek; faiz aracın iadesi ile gerçekleşecektir.

İlamda yazılı aracın tesliminin icra müdürlüğü tarafından yerine getirilecek ve muaccel olan alacağın doğumu ise işte aracın teslimin¬den sonra başlayacaktır. Aksi hal ve uygulamanın ise ilamda yazılı aracın teslim borcunun davacı alıcıda olmasına göre ilamın yerine getirilmemesi sonucu doğacağından davalı satıcının temerrüdü oluş¬mayacak ve faizin de hüküm altına alınması gerekmeyecektir.

(Y. 12 HD 4.12.2003 gün 19099 Esas sayılı 23557 Karar) (Bkz. İİK Şerh a.g.e. sh. 412.413).

İşte bu nedenledir ki, faizin dava tarihinden itibaren yürütülme¬sine dair sayın çoğunluğun kararına muhalifim.

Kemalettin Yüksel L.L.M. (M.A.)