YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ
Tarih : 04.03.2008
Esas No : 2008/1639
Karar No : 2008/3514
2004 - İCRA VE İFLAS KANUNU 72
4721 - TÜRK MEDENİ KANUNU 6
6762 - TÜRK TİCARET KANUNU (TTK) 644 / 730
ÖZET : MENFİ TESPİT DAVASINDA İSPAT YÜKÜ, DAVALI ( ALACAKLI ) YA DÜŞER. ANCAK, İSPAT YÜKÜNÜN DAVACI ( BORÇLU ) YA DÜŞTÜĞÜ İSTİSNAİ HALLERİ DE VARDIR. MENFİ TESPİT DAVASINI AÇAN DAVACI ( BORÇLU ), DAVALININ ( ALACAKLININ ) VARLIĞINI İDDİA ETTİĞİ HUKUKİ İLİŞKİNİN HİÇ DOĞMADIĞINI İDDİA ETMEYİP, BAŞKA NEDENLE ÖRNEĞİN KAMBİYO SENEDİNİN ZAMANAŞIMINA UĞRADIĞINI BELİRTTİĞİ DURUMDA, BORÇLU OLMADIĞININ İSPATI DAVACI ( BORÇLU ) YA DÜŞMEKTEDİR. O HALDE DAVACI KEŞİDECİ, SEBEPSİZ ZENGİNLEŞMEDİĞİNİ USULEN KANITLAMAK DURUMUNDADIR. MAHKEMECE; BU YÖN GÖZETİLMEDEN DAVANIN KABULÜNE KARAR VERİLMESİ DOĞRU GÖRÜLMEMİŞTİR.
DAVA : Dava dilekçesinde 1.367.50 YTL borçlu olmadığının tespiti istenilmiştir.
Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı ( alacaklı ) şirket tarafından davalı ( borçlu ) aleyhine dava konusu çeke dayanılarak daha evvel kambiyo senetlerine mahsus icra takibi yapıldığını ve bu takibe yapılan itiraz sonucu Ankara Onüçüncü İcra Mahkemesi'nin 12.09.2005 tarih ve 2005/786-619 sayılı ilamı gereğince takip dayanağı çekin keşide tarihine göre müracaat tarihi de dikkate alınarak 6 aylık zamanaşımı süresinin geçmesinden sonra takibe konulduğu için usulsüz yapılan takibin İİK'nın 170/a maddesi gereğince iptaline karar verildikten sonra, davalı ( alacaklı ) tarafından aynı çeke dayanılarak davacı aleyhine başlatılan ilamsız icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiş, duruşmalara katılmamıştır.
Mahkemece; takibe konu çekin zamanaşımına uğradığından bahisle davanın kabulü ile davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmektedir.
Davalı ( alacaklı ) tarafından varlığı iddia edilen bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığının tespiti için borçlu, menfi tespit davası açabilir ( İİK m. 72 ). Borçlu icra takibinden önce menfi tespit davası açabileceği gibi, icra takibinden sonra da ( borç ödeninceye kadar ) borçlu olmadığının tespiti davası açabilir ( İİK m. 72.1 ).
Çünkü ödeme emrine itiraz etmemiş ( veya süresinde itiraz etmemiş ) ve bu nedenle hakkında takip kesinleşmiş olan borçlu, cebri icra ( haciz, satış ) tehdidi altında olduğundan davayı açmakta hukuki yararı bulunmaktadır.
Dosya kapsamından davacı keşideci tarafından düzenlenen 10.09.2004 keşide tarihli ve davalı adına yazılı çekten dolayı davacı aleyhine Ankara Dokuzuncu İcra Müdürlüğü'nün 18.08.2005 tarih, 2005/7491 E. sayılı dosyası ile başlatılan kambiyo senetlerine mahsus icra takibinin davacı borçlunun şikayeti üzerine Ankara Onüçüncü İcra Mahkemesi'nin 12.09.2005 tarih, 2005/786-619 sayılı ilamı ile takip dayanağı çekin keşide tarihine göre müracaat tarihi de dikkate alınarak 6 aylık zamanaşımı süresinin geçmesinden sonra takibe konulduğundan ve takibin bu nedenle usulsüz olduğundan bahisle, İİK'nın 170/a maddesi gereğince takibin iptaline karar verildiği ve bu defa davalı alacaklı tarafından yine aynı çeke dayanılarak 18.10.2005 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, davacının ödeme emrine süresi geçirildikten sonra itiraz edildiği ve itirazın bu nedenle reddedildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda icra takibine dayanak yapılan çekin zamanaşımına uğramış olduğu tartışmasızdır. Zamanaşımına uğramış çek sebebiyle kambiyo hukukundan doğan haklar yitirilir ise de, çeke dayalı müracaat hakkı düşmüş olan hamilin alacağına dava yoluyla kavuşabilmesi ya doğrudan doğruya temel ilişkiye dayanarak bir tahsil davası, ya da TTK'nın 730/14. maddesinin yollamasıyla çeklerde uygulanması gereken ve Yasa'nın 644. maddesinde düzenlenmiş bulunan sebepsiz iktisap davası yoluyla ulaşması mümkündür.
Davalı ( alacaklı ) da, davacı ( borçlu ) aleyhine aynı senede dayanarak ilamsız icra takibi başlatmış, başka bir deyişle temel ilişki iddiasında bulunmamıştır.
Bu durumda, somut olay yönünden uyuşmazlığın TTK'nın 644. maddesi hükmü çerçevesinde çözümlenmesi gerekir.
Menfi tespit davasında ispat yükü, MK'nın 6. maddesindeki genel kural gereği davalı ( alacaklı ) ya düşer. Ancak, ispat yükünün davacı ( borçlu ) ya düştüğü istinai halleri de vardır. Menfi tespit davasını açan davacı ( borçlu ), davalının ( alacaklının ) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkinin hiç doğmadığını iddia etmeyip, başka nedenle örneğin kambiyo senedinin zamanaşımına uğradığını belirttiği durumda, borçlu olmadığının ispatı davacı ( borçlu ) ya düşmektedir.
O halde davacı keşideci, TTK'nın 644. maddesi gereğince sebepsiz zenginleşmediğini usulen kanıtlamak durumundadır. Mahkemece; bu yön gözetilmeden davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; davacının talebi olmadan davalının kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulması doğru değildir.
SONUÇ : Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan, kabulü ile hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.03.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi.