Türk Ticaret Kanun’unun 23. Maddesinde sözü edilen ve ticari hayatımızda en çok kullandığımız belge olan Fatura’nın bedelinin ödenip ödenmediğinin fatura üzerinde gösterilmesi hususu hala tartışılmaya devam edilmektedir.
Halbuki yerleşik Yargıtay Kararları ile bir faturanın bedelinin ödenip ödenmediği hususu açıklığa kavuşmuştur.
Türk Ticaret Kanun’unun Fatura ve Teyit Mektubu başlıklı 23. Maddesi şu şekilde’dir.
“3. Fatura ve teyit mektubu:
Madde 23 - Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden,diğer taraf,kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini istiyebilir.
Bir faturayı alan kimse aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.
Şifahen,telefon veya telgrafla yapılan mukavelelerin veya beyanların muhtevasını teyit eden bir yazıyı alan kimse,aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde bir itirazda bulunmamışsa teyit mektubunun yapılan mukaveleye ve beyanlara uygun olduğunu kabul etmiş sayılır.”
Ticari hayatımızda,
- “Açık Fatura” deyimi, bedeli ödenmemiş fatura,
- “Kapalı Fatura” deyimi, bedeli ödenmiş fatura
anlamında kullanılmaktadır.
Bir fatura düzenlendiği zaman Vergi Usul Yasasının 231. maddesi hükümlerine göre faturanın baş tarafında iş sahibinin veya namına imzaya yetkili olanların imzasının bulunması gerekir. Bu fatura Vergi Usul Yasasının 229. maddesine göre müşterinin borçlandığı meblağı göstermektedir. Bu iki ifadeyi ve yasa hükmünü dikkate alarak düşündüğümüzde, bir faturanın düzenlenerek baş tarafının iş sahibi veya adına yetkili kimselerin imzası ile müşteriye verilmesi halinde, bu fatura müşterinin borçlandığı meblağı göstermektedir. Yani bedeli satıcı tarafından tahsil edilmemiştir. Piyasa düzenindeki ifadesi ile bu fatura, açık faturadır.
Ankara Ticaret Odası tarafından alınan 21.12.1948 tarih ve 6 no.lu teamül kararı özeti aşağıya çıkarılmıştır.
“Ticarethane tarafından satışı yapılan mallara ait fatura muhteviyatı alıcı tarafından ödendiğinde, bayi tarafından faturanın altına damga pulu yapıştırılarak tarih, ticarethane klişe ve mührü ile birlikte selahiyattar olan tarafından imza edilerek pul iptal olunur. Bu şekildeki faturaya bedeli alınmış (kapanmış, akide edilmiş) fatura denir. Bedeli alınmıştır kaydını ihtiva etmeyen faturada damga pulu üzerine ticarethane klişe veya mührü ve selahiyetli olanın imzası mevcut olduğu takdirde, bu kaydın mevcut olmaması bir hüküm ifade etmez. Yani fatura bedeli ödenmiş, akide edilmiş sayılır.”
Ankara Ticaret Odası tarafından alınan bu karar ile açık/kapalı fatura konusunda bir teamül oluşmuştur.
Faturanın bedelinin tahsili ile ilgili yasalarımızda bir şekil şartı öngörülmemiş ve bir usul geliştirilmemiştir.
Hazırlanan Yeni Türk Ticaret Kanunu Tasarısı’nda da yürürlükteki 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yukarıya alınan 23. Maddesinde bir değişiklik öngörülmemiştir. Halbuki yazımızın konusu olan açık/kapalı fatura hususuna yeni tasarıda açıklık getirilmesi bu konudaki tartışmalara nokta koyması açısından gerekli olacaktır.
Ticari hayatta fatura tutarlarının tahsil edilmesinin göstergesi ve usulü piyasa düzeni içinde kendi kendine oturmuştur.
Faturanın alt kısmının satıcı veya adına yetkili kimselerce imzalanması
müessesenin kaşesinin vurulması ve bedeli alınmıştır ifadesinin yazılarak tarih atılması ile faturanın bedelinin satıcı tarafından tahsil edilmesi hali oluşmuştur. Bu durumdaki fatura, kapalı faturadır.
Bir faturanın bedelinin tahsil edilmesi durumunda iki nokta önümüze çıkmaktadır.
a. Faturanın tanzim tarihi ile bedelini tahsil tarihi aynı tarihi taşıyabilir. Bu durumda satıcı ve müşteri ilgili faturayı, üzerinde taşıdığı tarihte muhasebe kayıtlarına geçireceklerdir.
b. Faturanın tanzim tarihi ile bedelinin tahsil tarihi arasında farklılık olabilir. Diğer bir anlatımla fatura tanzim edildiği tarihte bedeli tahsil edilmemiştir. Fatura bedeli müşteri tarafından sonraki herhangi bir tarihte ödenecektir. Bu durumda faturanın bedelinin ödendiği tarihte ilgili fatura üzerinde faturayı kapatma işlemi yapılması olanaksızdır. Çünkü fatura muhasebe kayıtlarına tanzim tarihi itibari ile alınmıştır. Tahsil tarihi fatura tarihinden başka bir günü taşıyacağından bu fatura üzerinde işlem yapmamak gerekir. Çünkü, ilgili açık fatura satıcı firmanın kayıtlarında ve müşteri firmanın kayıtlarında açık (ödenmemiş) olarak görülmektedir. Her iki müessesede açık bulunan bu hesapların kapatılabilmesi için yapılacak en uygun işlem tahsilatı yapan satıcı firmanın tahsil ettiği para, çek veya senet karşılığında müşterisine tahsilat makbuzu vermesi halidir. Bu durumda hem satıcının hem de müşterinin hesapları kapanacaktır.
Satıcının bir tahsilat makbuzu verememesi halinde müşteri firma parayı ödediği ile ilgili olarak kendisi tarafından düzenlenecek bir ödeme makbuzunu satıcıya imzalatabilir.
Bu iki durumun dışında, satıcının tahsilat makbuzu, müşterinin ise ödeme makbuzu yok ise, bir kağıda satıcı tarafından tahsil edilen tutar, tahsilatın nakit, çek veya senet mi olduğu açık açık yazılarak ve kağıdın satıcı veya adına yetkili kimseler tarafından tarih atılarak imzalanması ve firmanın kaşesinin vurulması halinde de tahsilat işlemi tamamlanacaktır.
Burada açıklanan konular, ticari hayatımızda, piyasa şartları dahilinde kullanılan, piyasada iş yapan satıcı ve müşteri hüviyeti taşıyan vergi mükellefleri tarafından uygulanan ve bu uygulamalara Yargıtay, Maliye Bakanlığı gibi aldıkları kararlar ile piyasa şartlarını oluşturan makamlar tarafından itiraz ve düzeltme gelmemiş olan hususlardır.
Burada faturanın kapatılması ile ilgili olarak açıklanan hususlar satıcının ve müşterinin her ikisinin de birinci sınıf defter tutan tüccarlar olması halinde geçerli bulunmaktadır.
Açık bir faturanın işletme defteri tutan satıcı ve müşteri arasında alınıp verilmesi durumlarında ise faturanın kapalı olup olmaması muhasebe açısından fark etmeyecektir. Ancak faturanın bedelinin ödenmiş olup olmaması durumu ve bu hususun ispatı iki taraf arasındaki hukuki bir durumdur. Satıcı ve müşteri arasında faturanın bedelinin tahsili konusunda bir ihtilaf olması halinde, faturanın açık/kapalı olmasına ve her iki taraf arasında alınıp verilmiş olan makbuzlara bakılacaktır.
Bu açıklamalarımızı satıcı/müşteri ilişkisinden herhangi birinin işletme hesabı veya birinci sınıf defter tutuyor olması halleriyle ilgili olarak ta geliştirmek ve muhasebeleri açısından ispat vesikası yaratacak düzenin oluşturulması gerekir.
Yargı Kararları
İstemin Özeti: Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davalının fuel-oil satışı nedeniyle müvekkiline borcu olduğunu, bunun tahsili için yapılan takibe davalının itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacıya tüm borcun ödendiğini davacının kapalı faturaya dayalı olarak takip yaptığını davacının alacağı ispat etmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Karar: Borçlar Kanununun 182/2. maddesinde, aksine sözleşme ve adet bulunmadığı takdirde, satıcı ile alıcının borçlarını aynı zamanda ifa ile yükümlü olduğu belirtilmiştir. Ayrıca faturanın kapalı olarak düzenlenmiş olması mal bedelinin peşin olarak ödendiğine karine teşkil edeceği kabul edilmektedir.
Mahkemece (...) Ticaret ve Sanayi Odasından alınan cevabi yazıda yörede ticari yaşamın yeni geliştiği, faturalar üzerinde yapılan işlemler ve sonuçları hakkında yeterli bilgi birikimi olmadığı bu nedenlerle kapalı faturaların bedelinin ödenmiş olduğuna dair herhangi yerleşik bir ticari örf ve teamülün bulunmadığı bildirilmiştir.
(...) Ticaret ve Sanayi Odasının ilgili yazısında,
(...) Ticaret Odasının 21.12.1948 tarih ve 6 sayılı kapalı faturanın ödemeye karine teşkil ettiğine ilişkin teamül kararına aykırı bir yerel örf ve teamülün bulunmadığının da belirtildiği anlaşılmaktadır.
Bu nedenle kapalı faturanın ödemeye karine teşkil ettiği ve bu karinenin aksinin davacı tarafından kanıtlanamadığı gözetilerek bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar tesisinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm bozulmasına oybirliğiyle karar verildi. (Yargıtay 19 Hukuk D. Tarih: 18.01.2001 Esas: 2000/6236, Karar: 2001/300, Kaynak: Mart 2002 tarihli Yaklaşım Dergisi)
Davacı satıcı, davalı alıcının almış olduğu ekmek bedelini ödemediğini ileri sürmüş ve davalıda, faturalarla bedelin ödendiğini savunmuştur. Taraflar delillerini ibraz etmiş ve incelenen belgelerin suret olduğu anlaşılmıştır. Taraflar bu delillere dayanmış olmasına göre delillerin asılları getirilmesi ve faturaların kapalı olup olmadığı belirlenmelidir. Kapalı fatura ibrazı halinde, bu faturaların davalı alıcı tarafından ödendiğinin kabulü gerekir. Aksi halde, yani faturalar açık ise bu taktirde de satış bedelinin ödenmediğinin kabulü ile ispat ehliyetinin davalıya düştüğünün kabulü zorunlu olur. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi; 11.09.1997, E:1997/5184, K:1997/5705)(Yargıtay Kararları Dergisi, Cilt 23, Sayı 11, Sayfa